Karacaoglan hayati Yasami ve 10 ünlü siiri
Karacaoglan hayati Yasami ve 10 ünlü siiri.
Çogu halk sairi gibi, elimizde Karacoglan'in yasami ile ilgili kesin bir bilgi ya da belge yoktur.
Bildiklerimiz, bazi söylentilere ve siirlerine dayanmaktadir.
Güney illerimizdeki (Mersin, Adana, K.Maras vb.)
yaygin bir söylentiye göre Adana'nin ilçesi olan Bahçe'ye bagli Farsak (Varsak) köyünde dogmustur.
"Kozan Dagindan neslimiz
Ari Türkmendir aslimiz
Varsak’tir durak yerimiz"
dizeleri de bu söylentiyi dogrulamaktadir.
"Bin on beste beratçigim yazildi
Seksen beste belkemigim bozuldu
Bin doksanda mezarcigim kazildi"
1640-1649 tarihleri arasinda padisahlik yapmis olan Sultan İbrahim döneminde tutsak edilmis,
kisa zamanda Türkçeyi ve Türk müzigini ögrenmis,
daha sonralari besteler de yapmis olan Ali Ufki (Albert Babovski)'nin "Mecmua-i saz-i söz" adli kitabinda,
sözleri Karacoglan'a ait iki beste vardir. Ali Ufki, bu besteleri 17. yüzyilin ikinci yarisinda yapmistir.
Buna göre, Karacoglan'in 16. yüzyilin sonlari ile 17. yüzyilin ilk yarisinda yasamis bir halk sairi oldugu söylenebilir.
Güney illerimizde bir söylenceye (efsaneye) göre Karacoglan'in yasami söyledir:
Asil adi Hasan'mis. Daha bir yasina basmadan anadan öksüz kalmis.
Bes yasina varmadan da babasi Kara İlyas, Kozan derebeyi Hüsam Bey(*} tarafindan askere alinmis.
Bir daha da dönmemis. Böylece küçük Hasan ortalikti kalakalmis !
Anasinin "Karaca" diye sevip doyamadigi Hasan'a köyden (Farsak köyünden) Serdengeçti Osman Aga sahip çikmis.
Ona babalik etmis, büyütmüs. Yasi on sekize gelince de, köyde kimi kimsesi olmayan dilsiz bir kizla evlendirmek istemis.
Karacoglan, bu dilsiz kizla evlenmek istememis.
Ama bu düsüncesini çok sert bir adam olan babaligi Osman Aga'ya da söyleyememis.
Çareyi köyden kaçmakta bulmus. Dügün hazirliklari yapilirken bir gece köyden kaçmis.
Karacoglan daglar, tepeler asmis, nereye gittigini bimeden durmadan yürümüs...
Yorgunluktan yürüyemez duruma gelince,
ulu bir çam agacinin altina oturmus. Daha oturur oturmaz da uyumus.
- Çerçi kardas, hiç gezdigin yerlerde onu gördün mü?
Çerçi de:
- Sen kimden söz ediyorsun teyze ? demis.
- Kimden olsun çerçi kardas, Karacamdan söz ediyorum !
- Elif dedikleri sen misin?
- iste o benim kardas! Boran Bey'in kizi, Karacoglan'in Elifi...
Çerçi oradan hizla ayrilmis. Gidip Karacoglan'i bulmus:
"su yalan dünyaya geldim geleli,
Tas tas içtim agulari sag iken.
Kahpe felek vermez benim muradim,
Viran oldum mor sümbüllü bag iken...''
"Vatanimiz Adana, Maras,
Çukurova ilimiz var."
"Binboga'dir benim ilim."
"Mamali'da ben bir Ridvanogluyum."
"Maras illerine giden kervanci.
Selam söyle bizim ile, obaya."
"Gönül arzuluyor Antep ilini"
"Misis Köpriisü'nden, Ceyhan suyundan,
Boylan geçin Üregil'in çayindan,
Emmim kizi kalles yarin elinden,
Bir haber getirin bagli tas m'ola?"
Kara çadirlari, beserek develeri, davarlari,
koyunlari, kuzulan, arap atlari; at üstündeki yigitleri;
alli yesilli birbirinden alimli Türkmen kizlari;
ötüsen kustan; buz gibi sulari;
yemyesil yaylalari ve ovalariyla renkli göçebe yasaminin tüm dogal özelliklerini Karacoglan'da buluruz.
İçinde yasadigi 17. yüzyil, Osmanli toprak ve toplum düzeninin bozuldugu;
gücüne göre herkesin bir yerleri kapip mülk edinmenin yollarini aradigi;
halkin ve köylülerin ekonomik güçsüzlükler içinde kivrandigi bir dönemdir.
Osmanli toplum düzeninin halktan yana özelliklerinin zayifladigi ve zaman zaman yok oldugu böyle bir dönemde,
göçebelerin de bundan genis ölçüde etkilendikleri Karacoglan'in bazi siirlerinden anlasilmaktadir,
örnegin "Sultan Süleyman'a kalmayan dünya" dizesiyle baslayan bir destaninda,
yasanilan haksizliklarin hesabinin bir gün sorulacagi,
dinsel bir yaklasimla söyle anlatilmaktadir:
"Bu dünyada adam ogluyum dersin,
Helâli, harami durmayip yersin,
Yeme el malini er geç verirsin,
igneden iplige sorulur bir gün.
Gökte yildizlarin önü terazi,
Ülker ile asar gider birazi,
Yarin mahserde de sorarlar bizi,
Hak mizan terazi kurulur bir gün."
Baska bir siirinde "Ragbet kalmadi hiç yoksula bayda" (zenginde) diyor.
"Kardastan kardasa fayda yog imis" diye yakiniyor, yasanilan kötü günlerden.
Yer yer siirlerinde görecegimiz bu tür yakinmalar, elestiriler,
Karacoglan'in toplumsal sorunlara tümüyle sirtini çevirmedigini gösteren örneklerdir.
Yukarda söyledigimiz gibi, o iyimser bir kisidir; kötülüklerin, kara günlerin geçici olduguna inanir:
İndim seyran ettim Frengistan'i,
İlleri var, bizi il'e benzemez.
Levin tutmus goncalari açilmis,
Gülleri var, bizim güle benzemez.
Akillan yoktur, küfre uyarlar,
İmanlari yoktur, cana kiyarlar,
Baslarina siyah sapka giyerler,
Beyleri var, bizim beye benzemez.
Karacoglan eydür, dosta darilmaz,
Hasta oldum hatircigim sorulmaz,
Vatan tutup bu yerlerde kalinmaz,
İlleri var, bizim il'e benzemez."
Gönül, ne gezersin sarp kayalarda ?
İniver asagi, yola gidelim.
sahani koyverin, avini alsin,
Yârenim yoldasim yanima gelsin,
su garip illerde düsmanim ölsün,
Emmili, dayili il'e gidelim."
Karacoglan'in siirlerindeki dil, Toroslar ya da Güney Anadolu Türkmenlerinin dilidir.
Bu dil, Arapça ve Farsça'nin etkilerine kapali, sade, ari bir dildir.
Göçebe bir yasam biçiminin zengin deneyimleriyle beslendigi için,
anlatim olanaklari genistir.
Karacoglan
, ustaca söyleyisi ile,
içinde dogup yasadigi bu Türkmen dilini daha da zenginlestirmistir.
Asagidaki deyislerin halktan mi Karacoglan'a,
yoksa Karacoglan'dan mi halk diline geçtigini kestirmek güçtür:
"Bitmedik islere Mevla ulasa"
"Asiklik da keman ile saz ile"
"Her sahinin avladigi baz olmaz"
"Kis gününde güller bitmez,
Bitse de bülbülü ötmez"
"Güz gününde av avlanmaz,
Yaz gününde at baglanmaz"
"Devleti basinda olan kisinin
Sevdicegi kendi ile birolur"
Karacaoglan hayati Yasami ve siirleri
en guncel siirler