Şiirlerin damarindan bir Aşk makalesi


Şiirlerin damarindan bir Aşk makalesi
  • Aşk bir harekettir, zamanı hızlandıran, renklendirendir.
  • Vazgeçilmezliği kadar zulmü de bilinir.
  • Ferhat dağları deler, Mecnun çöllere düşer, Yusuf kuyuda inler,
  • Kerem yanar kül olur… Ne tahtlar çökmüş ne saraylar göçmüştür aşk yüzünden.


  • Aşk insana uzun ve çetrefilli yollardan gelir. Apansız dalar içeri. Dağıtır, devirir, yaralar, değiştirir…
  • Zaman, kural tanımaz, öğüt almaz. “Akıldan nasıl çıkılır dışarıya /
  • aşkla canım, aşkla” dizelerimdeki gibi aklın sınırlarını aşar.

  • Yunus Emre’nin “Ne akilim ne divane / gel gör beni aşk neyledi” dediği bu olsa gerek.
  • Aşk yüzyıllardır şiirin ana temalarından biri olmuştur.
  • Aşkı döndüren çark şiirdir ya da şiiri yürüten aşk…
  • Kuşun kanat çırpmadığı, dalın oynamadığı, denizin kımıldamadığı şiirlerde aşkın eksikliğini görürüz.


  • HALK VE DİVAN ŞİİRİNİN ÖZNESİ

  • “Ben aşk derdiyle hoşem el çek ilacımdan tabib kılma derman kim helakim zehri dermanındadır”
  • diyen Fuzuli gibi birçok şair aşkın zehrinden, cefasından hoşnuttur.

  • Şair Fitnat Hanım’ın “Elbette yapacağı bir iş vardır âşığa
  • Fitnat yârin vefâsı yoksa da cefâsı var” dediği gibi.
  • Duramadım dayanılmaz isteklere
  • bütün bağlardan kurtulup bir an
  • gözlerinin büyüsüne geldim
  • ellerinin ateşine  Yak beni”
  • diyen Türkân İldeniz de yıllar sonra aynı şeyi söyler.
  • Yüzyıllar geçse de aşkın en önemli özelliği yakması, âşıka zulmetmesidir.

  • Gerek halk gerekse divan şiirinin özünde aşk, şiirin öznesi konumundadır.
  • Şair onu karşısına alır, sevgiliyle konuşur gibi konuşur, kızar, kıskanır, merak eder, özler…

  • Aşk duygusuyla dil birleşir. Divan şiirindeki aşk, çoğunlukla belli kalıplarla ifade edilmeye çalışılır,
  • ve birçok şair tarafından tekrar edilirken,
  • halk şiirinde doğaçlama söylem olarak karşımıza çıkar.
  • Dil de farklıdır, dilin söylediği de.

  • Bu konuda ilk aklımıza gelen Karacoğlandır. Karşı cinse (kadına) duyulan aşkın her rengini,
  • erotizmin estetik söylemini onun şiirlerinde buluruz.
  • Ala gözler ile kaşın eğmesin
  • Gönlüm çekmez her güzeli sevmesin
  • sıkça dikmiş kız döşünün düğümesin
  • sıkmış memelerin gerilsin deyi…”

  • “Aşkın iğnesiyle dikilen dikiş
  • Meğer mahşereçe sökülmez imiş”
  • Sair Seyrani,

  • Kalpten kalbe bir yol vardır görünmez
  • Neşet Ertaş,
  • Güzelliğin on para etmez
  • Bu bendeki aşk olmasa
  • Sair Âşık Veysel

  • Daha niceleri aşkın boyutlarını incelemişler, farklı söylemlerle dillendirmişler.


  • ŞİİRİN DE AŞKIN DA TANIMI YOK!

  • Yalnızca bizde değil; dünya şiiri, romanlar, filmler, müzikler unutulmaz aşkları konuk eder.
  • Şiirin de aşkın da tanımı bugüne değin yapılamamıştır,
  • çünkü ikisi de bireyseldir, her şaire, insana göre değişir.

  • Yine ikisinin de ortak yanı değiştiren ve dönüştüren olmasıdır.
  • Aşk bir duygu hali iken, şiir; can suyunu duygu halinden alarak dile taşır.
  • Aşkın olduğu yerde ölüm, ayrılık, acı, yasak, ihanet,
  • nefret, kimi yerde intihar veya cinayet, cinnet de beraber gelir.

  • “Ama ne var ki eskisi gibi değil
  • Bir başına değil aşk başka sevilerle koşullu
  • Mesela barışa arada bir gökyüzüyle
  • Her şeyin gerçeği insanlıkla beraber
  • Aşk ünlü güzellik”
  • Sair Cemal Süreya

  • aşkın çok şeyle bağlantılı olduğunu,
  • koşulların eski aşkları değiştirdiğini söyler.
  • Aşk da yaşamdaki çok şey gibi, zamana ve kişiye göre değişir.

  • Turgut Uyar “Ölüm ölüm
  • üstün değilsin aşka” derken
  • Melisa Gürpınar “Seninle bir ölüyü gömdükten sonra
  • yenen ilk yemek gibi
  • sevişmeye çalıştık gece
  • ve kim kimi öperse veba gibi bir hüzün bulaştı birbirine”
  • dizeleriyle tükenen aşkları sezinletir.


  • ELİMDE DEĞİL GÜLÜM!

  • Çağdaş şiirimizin kurucularından Nâzım’ın aşk şiirleri hepimizin ezberindedir.
  • Saat 21-22 şiirleri’nde Piraye’ye
  • “Sen şimdi ne yapıyorsun şu anda şimdi,
  • şimdi” diye sorarken; Şeyh Galib’in ‘Hüsn ü Aşk’ında söylediği gibi,
  • aşkın en yakın arkadaşının merak olduğunu görürüz.
  • Ardından “Elimde değil gülüm seni kıskanıyorum” diyerek kıskançlığın da aşkta varoluşunu söyler.

  • Kadınların şiirle tanışıklığı eski olsa da aşkı,
  • ve erotizmi yazmaları toplumsal ve dinsel baskılar yüzünden kolay olmadı.
  •  
  • Birhan Keskin
  • “Bir hülyanın hatırasında
  • kasıp kavuruyorum kendimi.
  • diyor ki, hayat yalandır
  • aşk da” dizelerinde aşkı yalanlarken,
  • Nur Saka “Anne de olabilir insan hayatta/ âşık da” diye yazar.

  • Gonca Özmen “Unutma kırmızı olur aşkbatımları…
  • ve gizli aşklara sığınaktır
  • deniz kabukları” dizeleriyle, gizli aşklardan söz eder.

  • KADINLARA YASAKLI!

  • Ataol Behramoğlu’nun kitap ya da şiir adları bile (Aşk iki kişiliktir,
  • Bu aşk burada biter, Yeni aşka gazel, Sevgilimsin…)
  • onun aşk temasını sık işlediğini, aşksız yaşayamadığını gösterirken;

  • Ali Asker Barut aşkın dışardan da görünürlüğünü sezerek
  • “Unutma ki sonsuza kadar
  • gizlenmezsin bir aşkta” der.

  • Ertan Mısırlı “Bir salıncaktı aşk kalbimizde sallanıp duran
  • Şimdi hangi yüreğin ormanında beni budamaktasın” diye sorar.

  • Dün de bugün de aşk imgesini kullanmayan şair yok gibidir.
  • Yalnızca kadınlara yasaklı kalmıştır çoğunlukla.
  • Yüzyıllardır kadınların suskunluğunda sakladığı yeraltı nehridir aşk.
  • En çok da biz biliriz yaktığını,
  • sürgüne yolladığını, günahkâr kıldığını…
  • Bu yüzden ‘Tanrıyla Konuşmalar’da “Cennet kendisini aşkın cehenneminde sınar” demiştim.

  • Şeyh Galib’in “Kıvılcım tanesi ektikleri
  • parça parça yürek biçtikleri” dediği gibi,
  • her insana kıvılcım tanesi ekilen aşkı tanelere ayırsak
  • Aşkla kalın!