Dag sesli bir kus konunca kirpiklere gazel döker bahçeler mevsimsiz kervanlar dizilir yollara sira sira düz ovada akan irmaklar gibi gelip serilir gönlümün kirlarina anilar…
Bir türkü, bir siir, bir mektup ve sevecen bir dost sesi olur içlendirir beni damla damla her yagmur yagdiginda sokaklara…
Simal rüzgarlari esince uzaklardan soluguma baharlar tasir dagli çiçek kokulari özlemler tutusturur gögsümün ortasinda ates- alev bir türkünün dizesine bir kavalin nagmesine bir irmagin sesine uçup gider dag sesli bir kus yüregimden…
Agaçlar kimildar hafif hafif yaprak düser dal dal özlemler gezer koynumda geceler boyu saçlarimda rüzgarlar eser alip götürür nazli çocuklugumu puslu bir dag dertli bir çoban ve yanik bir kaval…
Mevsimler gelir mevsimler geçer türküler çiçek açar anilarda özlem olur uçar dag dag kirlara, ovalara, bayirlara...
Bahar gelir ninemin gül yüzüne dedem kis öyküleri anlatir ve anilar üzümlenir yüregimde salkim - saçak bag bag içimde binlerce öksüz çocuk masali aglar…
Koylarda irmak olurum irmaklarda gurbet agaçta yaprak olurum yapraklarda ayrilik tutup elinden yanlizligimin düserim topraga dal sevdasinca…
Ben ki, düsleri yurdunda kalmis cebinde hala oyali mendiller tasiyan o nazli çocuk. gittigi her ülkeye sevdasini anlatmis her gün bir mavi çizmis daglara asklara, sevgilere, özlemlere hiç bir güzellige sigdiramamis sevdasini...
Ah! sana gelemem geçemem yarali uçurumlari seherler üsütür beni yagmur yagar tasar su alip götürür beni uzaklara öten bir kus düsen bir yildiz gülen bir kiz ve taze ihlamur kokusu…
yüregimde büyür de büyür anilarla bogulmanin korkusu…