Yarali yavru bir ceylandir bakisin hüznün yamacinda ürkek ve tedirgin nereye gitsek avcilar pesinde ömrümüzün hayat ki, ihanet dolu ah! kinali kus hayatki, acimasiz halsiz ve bi-lâldir dillerimiz tuz bassakta yaralarimiza acilarimizi daglasakta dinmez sizi...
Sen yüregi tekmelenmis boynu bükük gelincik incinmis bir siirsin uzak dag baslarinda kirik bir umuda yaslayip hayallerini susturarak kalbinin çigliklarini beklersin öylece teslim olmadan...
Apak bir pinari ariyor simdi dudagindaki kar siiri, düs ormani gül açardi daglarda bir kez gülseydin oysa isik olur yayilirdi gözlerin evrene renk olur isitirdi üsüyen yürekleri sevda olur dolardi sevisiz gönüllere mutluluk ekerdi dört bir yana...
Yüreklere de kar yagar ah! kinali kus gün olur buz tutar bakislar dalgin sularda yanginlar içinde de olsa insan üsür bazan ihanet görmüsse sevdiklerinden...
Dünya bir degirmen ah! kinali kus hayalleri ögüten her gece savurup götüren uzak iklimlere bakmissinki kar yagmis daglara menzil uzak, vuslat uzak, mecalsiz kalmis dizlerin kavusmak hayal olmus geçit vermez olmus dag doruklari...
Ah! kinali kus gözlerin vurulmus ceylan yavrusu bakislarin ürkek güvercin sorma irmaklar nereye akar kuslar nereye uçar yasam nereye gider ölüm nereye acinin dili yok ah! kinali kus suskunlugu hangi kalem yazabilir ki, ölümden baska...
Ah! kinali kus hüzünlere yazilsa da yazgin yuvarlanip yuvarlanip gitse de nehirlerde kanayan yaralarini fark etmese de kimse üzünçlerini koyup bir yana... yürümeye üsenme hiç solacagini bile bile inadina inadina bahçeler dolusu gül topla yüregine
Düsmeden tut elimden ah kinali kus ekle yüregini yüregime geç kalmadam tutusturalim biz de bir ucundan her dem içimize batan bu vefasiz hayati...