Klopatra Ve Âşıklari
- Saray pırıl pırıl. Şarkıcılar hep bir ağızdan
- Destan okuyorlardı, filâvta ve rubabın akışıyla.
- Melike sesiyle ve bakışıyla
- Canlandırıyordu ziyafeti ihtişam içinde.
- Gönüller sürükleniyordu onun tahtına doğru
- Fakat altın tasın önünde, O, birdenbire daldı derinlere
- Mucizeli başını, omuzuna eğip durdu.
- Ve şimdi muhteşem ziyafet sanki uyukluyordu,
- Davetliler susmuştu. Şarkıcılarda ne ses, ne seda vardı!
- Ama işte, eğilen başını O kaldırdı yine,
- Işıklı bir yüzle başladı sözlerine:
- "Mutluluğunuz sizin, benim aşkımdadır,
- Dinleyin beni, ben dilersem eğer, siz
- Benimle bir olabilirsiniz.
- İhtiras alışverişine kim giriyor, kim?
- Aşkımı satıyorum ben,
- Hayatı pahasına bir gecemi benim
- Söyleyin, kim satın alacak içinizden?"
- Sustu ve korku sardı herkesi,
- Yürekler burkuldu şehvetle...
- O, yüzünde soğuk bir cüretle
- Dinlemektedir şaşkın mırıltıları
- Ve küçümseyen bakışlarını ağır ağır
- Hayranlarının üstünde dolaştırmaktadır.
- Birden bir insanın çıkışıyla yarıldı kalabalık
- Onun peşinden geldi iki kişi daha
- Duruşları pervasızdı, gözbebekleri ışık.
- Melike karşılıyor gelenleri ve böylece
- Alışveriş bitiyor: satın alınıyor üç gece.
- Ölüm odasıdır çağıran onları artık.
- Şimdi kutsal kâhinler
- Donakalmış davetliler önünde
- Uğursuz kâseden
- Sıra kur'asını çekiyor birer birer.
- Birinci Flavius, son Roma bölüğünde
- En yırtıcı asker.
- Çıldırtabilirdi onu
- Katlanmak bir kadının azametine,
- O kabul etmişti zevkin meydan okuyuşunu,
- Kızgın kavga günlerinde koşar gibi
- Düşmanın davetine.
- İkinci, Kriton, genç hakim,
- Epikür bahçelerindendi,
- Kharite'lerin, Kıbrıs'ın, Amur'un
- Şairi ve hayranlarındandı.
- Üçüncü, yeni açmış bir bahar çiçeği gibi
- Okşuyordu gözü ve kalbi.
- Ünlü değildi, adı asırlarda tutmamıştı yer;
- Yavaşça gölgeliyordu
- Dudaklarını ilk tüyler;
- Genç yüreğinde tecrübesiz gücü
- Kaynıyor ihtirasla;
- Heyecan ışıldıyor gözlerinde.
- Mağrur Melike hüzünlü bakışlarını;
- Dondurdu onun üzerinde.
- Ant içerim... Ey zevklerin anası,
- Mislini görmediğin gibi hizmet edeceğim sana.
- Satılık bir cariye gibi gireceğim,
- Kandırıcı ihtirasların odasına.
- Dinle beni, gücü büyük Kıbrıslı sen,
- Ve siz yer altı hükümdarları,
- Ey gazaplı Ayda'nın ilahları,
- Yemin ederim ki, sabah şafak sökene kadar
- Arzularıma hükmedenleri, ben
- Tatlı ihtiraslarla doyuracağım,
- Ve bütün esrarlı aşk hünerleriyle
- Ve misilsiz bir rehavetle onları yoracağım.
- Ama, kızıl sabah ışıklarıyla,
- Sökünce ölümsüz şafak,
- Yemin ederim ki ölümün baltasıyla
- Bu bahtiyar başlar yuvarlanacak."
- Ve işte artık gün batıyor,
- Altın bir yay gibi doğuyordu ay.
- Örtüldü baygın gölgelerle
- İskenderiye'de saray.
- Fıskiyeler coşuyor, meşaleler tutuştu.
- Buhurdanlar tütüyor ağır ağır, yer yer...
- Dünya ilâhlarının bekliyor emirlerini
- Tatlı, ihtiraslı serinlikler.
- Sessiz ve ihtişamlı karanlıkların,
- Gönlü çeken mucizeleri arasında,
- Ve gölgesinde erguvani perdelerin
- Işıldıyordu altın oda...
Siir : http://www.kalbimingulu.com
Kalbimingulu Kalplerin ve Sevginin Bulustugu Site
| | | | | | |