Hatay’da Tapulu Arazime Toki El Koydu Halk imdat diyor!.

"Hatay’da 6 Şubat depremlerinin hayatını yerle bir ettiği insanlar şimdi de TOKİ depremi ile bir kez daha sarsılıyor. Arazileri TOKİ için kamulaştırılan yurttaşlar, ağaçlarının sökülmesine, tarlalarına girilmesine karşı “imdat çığlığı” atıyor."
Antakya’nın Dikmece ve Serinyol Mahallesi ile Samandağ’ın Mağaracık Mahallesi olma üzere Hatay’ın üç farklı bölgesinden “imdat çığlıkları” yükseliyor. 6 Şubat depremlerinin ardından sevdiklerini ve evlerini kaybeden yurttaşlar şimdi de TOKİ alanlarına dönüştürülmek amacıyla kamulaştırılan arazileri için bir kez daha yaşam mücadelesi veriyor. İklim Adaleti Koalisyonu Hatay’da yaşanan mülkiyet gaspına ve doğa katliamına karşı tüm yetkilileri acil göreve çağırıyor.
“Toki Tapulu Malima El koydu Kabul edilemez”
Türkiye’deki tek Ermeni köyü olan Vakıflıköy’ün yanı sıra Hıdırbey, Kurtderesi ve Mağaracık köylerinde 11 etaplı TOKİ afet konutu ve ticaret merkezi projesi kapsamında yaklaşık 200 dönümlük tarım arazisinin kamulaştırılmasına karar verilmişti. Kararına ardından hem dava açan hem de TBMM’ye giden Samandağlı mülk sahipleri, dertlerini Meclis’te dile getirmeye çalışırken, şirket kolluk kuvvetleri desteğiyle tarlalara, zeytinliklere ve narenciye bahçelerine girdi. Arazileri kamulaştırılan yurttaşlar, kendilerine herhangi bir bilgilendirme yapılmadan başlatılan çalışmalara tepki gösterirken, iş makinelerinin çalışmalara başlamasıyla birlikte yaşanan gerginlik sırasında, arazisi kamulaştırılan iki yurttaş olay yerinde fenalaştı ve hastaneye kaldırıldı. “Dikmece ve Samandağ’daki hazine arazileri yerine, ısrarla buğday tarlalarının, tarım alanlarının, narenciye bahçelerinin, yüzlerce yıllık zeytinliklerin TOKİ alanlarına dönüştürülmesinin mantığını anlamak mümkün değil” diyen İklim Adaleti Koalisyonu, zirai don neden
iyle meyve ağaçlarının çiçeklerinin dalından kuruduğu bu günlerde, ciddi bir gıda krizine dikkat çekerek, “Çiçeğe durmuş zeytin, defne, kayısı, erik, mandalina, limon ağaçlarının TOKİ’ler için kökünden sökülmesi; Dikmece’de dikili buğday tarlalarının, verimli tarım alanlarının yok edilmesi kabul edilemez” dedi. Deprem bölgesinde gıda krizinin yanı sıra ağaçlık alanların sökülerek yerini yoğun betonlaşmanın almasının; bölgede ısı adaları yaratarak yağışların azalmasına, çevre bitki örtüsünün, flora ve faunanın hızla çökmesine neden olacağını belirten İAK, sıcaklık artışı ve tozlaşmanın da arı ve diğer hayvanların yaşam koşullarını bozacağı için arıcılık ve hayvancılığın da olumsuz etkileneceğini vurguladı.
Yeniden yapılanma sürecinde barınma ihtiyacının karşılanmasının kuşkusuz önem arz ettiğini de ekleyen İAK, “Ancak ne kalitede yapıldığına güvenemediğimiz, hızla bitirilmesi için beton ve inşaat kalitesinden ödün verilerek yapılan TOKİ’lere yerleştirilecek olan halk güvenle bu evlerde oturabilecek mi? Daha sonra nasıl geçinecek? Nasıl beslenecek? Barınma sorununu çözmek için yöre halkının geçim olanaklarını sağlayan tarım alanları, zeytinlikler, narenciye bahçeleri TOKİ’ler için yok edilince Hataylılar bölgedeki varlıklarını, yaşamlarını nasıl sürdürebilecek?” diye sordu.
NURCAN ETİK/YENİGÜN Antakya’nın Dikmece ve Serinyol Mahallesi ile Samandağ’ın Mağaracık Mahallesi olma üzere Hatay’ın üç farklı bölgesinden “imdat çığlıkları” yükseliyor. 6 Şubat depremlerinin ardından sevdiklerini ve evlerini kaybeden yurttaşlar şimdi de TOKİ alanlarına dönüştürülmek amacıyla kamulaştırılan arazileri için bir kez daha yaşam mücadelesi veriyor. İklim Adaleti Koalisyonu Hatay’dayaşanan mülkiyet gaspına ve doğa katliamına karşı tüm yetkilileri acil göreve çağırıyor.
“Kabul edilemez”
Türkiye’deki tek Ermeni köyü olan Vakıflıköy’ün yanı sıra Hıdırbey, Kurtderesi ve Mağaracık köylerinde 11 etaplı TOKİ afet konutu ve ticaret merkezi projesi kapsamında yaklaşık 200 dönümlük tarım arazisinin kamulaştırılmasına karar verilmişti. Kararına ardından hem dava açan hem de TBMM’ye giden Samandağlı mülk sahipleri, dertlerini Meclis’te dile getirmeye çalışırken, şirket kolluk kuvvetleri desteğiyle tarlalara, zeytinliklere ve narenciye bahçelerine girdi. Arazileri kamulaştırılan yurttaşlar, kendilerine herhangi bir bilgilendirme yapılmadan başlatılan çalışmalara tepki gösterirken, iş makinelerinin çalışmalara başlamasıyla birlikte yaşanan gerginlik sırasında, arazisi kamulaştırılan iki yurttaş olay yerinde fenalaştı ve hastaneye kaldırıldı. “Dikmece ve Samandağ’daki hazine arazileri yerine, ısrarla buğday tarlalarının, tarım alanlarının, narenciye bahçelerinin, yüzlerce yıllık zeytinliklerin TOKİ alanlarına dönüştürülmesinin mantığını anlamak mümkün değil” diyen İklim Adaleti Koalisyonu, zirai don neden
iyle meyve ağaçlarının çiçeklerinin dalından kuruduğu bu günlerde, ciddi bir gıda krizine dikkat çekerek, “Çiçeğe durmuş zeytin, defne, kayısı, erik, mandalina, limon ağaçlarının TOKİ’ler için kökünden sökülmesi; Dikmece’de dikili buğday tarlalarının, verimli tarım alanlarının yok edilmesi kabul edilemez” dedi. Deprem bölgesinde gıda krizinin yanı sıra ağaçlık alanların sökülerek yerini yoğun betonlaşmanın almasının; bölgede ısı adaları yaratarak yağışların azalmasına, çevre bitki örtüsünün, flora ve faunanın hızla çökmesine neden olacağını belirten İAK, sıcaklık artışı ve tozlaşmanın da arı ve diğer hayvanların yaşam koşullarını bozacağı için arıcılık ve hayvancılığın da olumsuz etkileneceğini vurguladı.
Yeniden yapılanma sürecinde barınma ihtiyacının karşılanmasının kuşkusuz önem arz ettiğini de ekleyen İAK, “Ancak ne kalitede yapıldığına güvenemediğimiz, hızla bitirilmesi için beton ve inşaat kalitesinden ödün verilerek yapılan TOKİ’lere yerleştirilecek olan halk güvenle bu evlerde oturabilecek mi? Daha sonra nasıl geçinecek? Nasıl beslenecek? Barınma sorununu çözmek için yöre halkının geçim olanaklarını sağlayan tarım alanları, zeytinlikler, narenciye bahçeleri TOKİ’ler için yok edilince Hataylılar bölgedeki varlıklarını, yaşamlarını nasıl sürdürebilecek?” diye sordu.
Açıklamada, söz konusu işlemler yapılırken bölgede yaşayan köylülere danışılmadığı, tapularının bir sabah ellerinden alındığı belirtilerek şu ifadelere yer verildi:
“Samandağ, ne yazık ki bu sorunun yalnızca bir örneğidir. Türkiye’nin dört bir yanında tarım arazileri, meralar, zeytinlikler, sulak alanlar ve su havzaları, çeşitli projeler uğruna yok edilmektedir. Balıkesir’de verimli tarım arazileri ve fıstık çamları, acele kamulaştırma ile maden şirketine devredilmiştir. Bölge halkı, bu kararların kamu yararı değil, şirket çıkarları için alındığını vurgulamaktadır. İzmir, Çeşme’de, Narlıdere’de turizm ve sağlık turizmi projeleri için zeytinlikler ve tarım arazileri yapılaşmaya açılmak istenmekte, bölgenin tarımsal üretimi tehdit altına girmektedir.
Muğla, Milas, İkizköy’de zeytinlikler ve tarım arazileri, termik santraller ve maden ocakları için yok edilmekte, köylüler yaşam alanlarını savunmak için yıllardır direnmektedir. Konya, Karapınar’da verimli tarım arazileri, enerji ve sanayi projeleri için kamulaştırılmakta, bölge çiftçileri gıda üretiminde büyük kayıplar yaşamaktadır. İstanbul’da Kanal İstanbul projesi kapsamında, tarım arazileri, meralar ve su havzaları geri dönüşü olmayan bir şekilde tahrip edilecek, bölgenin gıda üretim kapasitesi ve su kaynakları büyük tehdit altına girecektedir. Bu proje, İstanbul’un ekolojik dengesini bozarak gıda güvencesini riske atmaktadır.”
@gaziantep.ekspres Samandağ’da “Acele Kamulaştırma” Tepkisi Hatay’ın Samandağ ilçesinde sabah saatlerinde başlayan “acele kamulaştırma” uygulamasına karşı çıkan vatandaşlar, tarım ve yaşam alanlarını korumak için arazilerine sahip çıkıyor VATANDAŞLAR ARAZİLERİNİ TERK ETMİYOR Hatay’ın Samandağ ilçesinde sabah saatlerinde gerçekleştirilen “acele kamulaştırma” işlemi, bölgede yaşayan vatandaşların tepkisine neden oldu. Güvenlik güçleri eşliğinde gelen ekipler, belirlenen alanlarda işlem başlatırken, yöre halkı kendi arazilerini terk etmeyerek direniş gösterdi. Sabahın erken saatlerinde haberdar edildiklerini belirten vatandaşlar, kendilerine herhangi bir tebligat yapılmadan, ellerinde belge dahi olmayan ekiplerin doğrudan müdahaleye giriştiğini ifade etti. Kamulaştırılmak istenen alanların büyük bölümünün tarım arazisi ve uzun süredir bölge halkı tarafından kullanıldığı belirtildi. “TOPRAĞIMIZA SAHİP ÇIKIYORUZ” Arazilerinde kalan vatandaşlar, “Burası bizim geçim kaynağımız. Tarım yapıyoruz, çocuklarımız burada büyüdü. Bu kararı kabul etmiyoruz” diyerek tepkilerini dile getirdi. Özellikle bölgedeki zeytinlik, narenciye bahçeleri ve bazı yerleşim alanlarının kamulaştırma kapsamında olduğu öğrenildi. Karara karşı çıkan yurttaşlar, hukuki yollara başvuracaklarını ve arazilerini terk etmeyeceklerini ifade etti. KARARIN DAYANAĞI TARTIŞMALI “Acele kamulaştırma” kararının hangi gerekçeyle alındığı ve hangi projeye hizmet edeceği yönünde kamuoyuna açık bir bilgilendirme yapılmaması, uygulamanın meşruluğunu sorgulatıyor. Konuya dair resmi bir açıklama henüz yapılmazken, insan hakları ve çevre savunucuları da gelişmeleri yakından izliyor.#Kalbimingülü #gaziantep #gaziantep27 #hatay #hataysamandağ ? Gaziantep Ekspres Gazetesi - orijinal ses - Gaziantep Ekspres Gazetesi
‘GIDA GÜVENCESİ TEHDİT EDİLİYOR’
1990’dan bu yana Türkiye’de tarım alanlarının yüzde 40 azaldığına vurgu yapılan açıklamada, “Tarım arazilerinin kaybı, Türkiye’nin gıda güvenliğini ve güvencesini doğrudan tehdit etmektedir. Hızla artan dünya nüfusuyla birlikte gıda ihtiyacının karşılanması giderek zorlaşırken, Türkiye’de tarım arazilerinin azalması, üretimi de sınırlandırmaktadır. Tarım arazilerinin kaybı, ithal gıdaya bağımlılığı artırmakta, bu da ekonomik ve stratejik riskler doğurmaktadır.
Gıda egemenliği, bir ülkenin kendi kendine yeterliliğiyle doğrudan bağlantılıdır. Tarım arazilerinin kaybı, kırsal kesimde geçim kaynaklarının azalmasına, genç nüfusun kente göç etmesine ve tarım işçisi temininde zorluklara yol açmaktadır. Bu durum, gıda üretiminde sürdürülebilirliği dolayısıyla gıda güvencesini tehdit etmektedir” denildi. Açıklamada, çeşitli çözüm önerileri de sunulurken Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı’ya “görevini yap, devlet eliyle yapılan bu talana dur de, beton ekonomisi yerine üretim ekonomisini destekle” çağrısı yapıldı.
