2021-02-06T21:22:59 ♥ Güncelleme ♥ Tarihi
- Aşk bir harekettir, zamanı hızlandıran, renklendirendir.
- Vazgeçilmezliği kadar zulmü de bilinir.
- Ferhat dağları deler, Mecnun çöllere düşer, Yusuf kuyuda inler,
- Kerem yanar kül olur… Ne tahtlar çökmüş ne saraylar göçmüştür aşk yüzünden.
- Aşk insana uzun ve çetrefilli yollardan gelir. Apansız dalar içeri. Dağıtır, devirir, yaralar, değiştirir…
- Zaman, kural tanımaz, öğüt almaz. “Akıldan nasıl çıkılır dışarıya /
- aşkla canım, aşkla” dizelerimdeki gibi aklın sınırlarını aşar.
- Yunus Emre’nin “Ne akilim ne divane / gel gör beni aşk neyledi” dediği bu olsa gerek.
- Aşk yüzyıllardır şiirin ana temalarından biri olmuştur.
- Aşkı döndüren çark şiirdir ya da şiiri yürüten aşk…
- Kuşun kanat çırpmadığı, dalın oynamadığı, denizin kımıldamadığı şiirlerde aşkın eksikliğini görürüz.
- HALK VE DİVAN ŞİİRİNİN ÖZNESİ
- “Ben aşk derdiyle hoşem el çek ilacımdan tabib kılma derman kim helakim zehri dermanındadır”
- diyen Fuzuli gibi birçok şair aşkın zehrinden, cefasından hoşnuttur.
- Şair Fitnat Hanım’ın “Elbette yapacağı bir iş vardır âşığa
- Fitnat yârin vefâsı yoksa da cefâsı var” dediği gibi.
- Duramadım dayanılmaz isteklere
- bütün bağlardan kurtulup bir an
- gözlerinin büyüsüne geldim
- ellerinin ateşine Yak beni”
- diyen Türkân İldeniz de yıllar sonra aynı şeyi söyler.
- Yüzyıllar geçse de aşkın en önemli özelliği yakması, âşıka zulmetmesidir.
- Gerek halk gerekse divan şiirinin özünde aşk, şiirin öznesi konumundadır.
- Şair onu karşısına alır, sevgiliyle konuşur gibi konuşur, kızar, kıskanır, merak eder, özler…
- Aşk duygusuyla dil birleşir. Divan şiirindeki aşk, çoğunlukla belli kalıplarla ifade edilmeye çalışılır,
- ve birçok şair tarafından tekrar edilirken,
- halk şiirinde doğaçlama söylem olarak karşımıza çıkar.
- Dil de farklıdır, dilin söylediği de.
- Bu konuda ilk aklımıza gelen Karacoğlandır. Karşı cinse (kadına) duyulan aşkın her rengini,
- erotizmin estetik söylemini onun şiirlerinde buluruz.
- Ala gözler ile kaşın eğmesin
- Gönlüm çekmez her güzeli sevmesin
- sıkça dikmiş kız döşünün düğümesin
- sıkmış memelerin gerilsin deyi…”
- “Aşkın iğnesiyle dikilen dikiş
- Meğer mahşereçe sökülmez imiş”
- Sair Seyrani,
- Kalpten kalbe bir yol vardır görünmez
- Neşet Ertaş,
- Güzelliğin on para etmez
- Bu bendeki aşk olmasa
- Sair Âşık Veysel
- Daha niceleri aşkın boyutlarını incelemişler, farklı söylemlerle dillendirmişler.
- ŞİİRİN DE AŞKIN DA TANIMI YOK!
- Yalnızca bizde değil; dünya şiiri, romanlar, filmler, müzikler unutulmaz aşkları konuk eder.
- Şiirin de aşkın da tanımı bugüne değin yapılamamıştır,
- çünkü ikisi de bireyseldir, her şaire, insana göre değişir.
- Yine ikisinin de ortak yanı değiştiren ve dönüştüren olmasıdır.
- Aşk bir duygu hali iken, şiir; can suyunu duygu halinden alarak dile taşır.
- Aşkın olduğu yerde ölüm, ayrılık, acı, yasak, ihanet,
- nefret, kimi yerde intihar veya cinayet, cinnet de beraber gelir.
- “Ama ne var ki eskisi gibi değil
- Bir başına değil aşk başka sevilerle koşullu
- Mesela barışa arada bir gökyüzüyle
- Her şeyin gerçeği insanlıkla beraber
- Aşk ünlü güzellik”
- Sair Cemal Süreya
- aşkın çok şeyle bağlantılı olduğunu,
- koşulların eski aşkları değiştirdiğini söyler.
- Aşk da yaşamdaki çok şey gibi, zamana ve kişiye göre değişir.
- Turgut Uyar “Ölüm ölüm
- üstün değilsin aşka” derken
- Melisa Gürpınar “Seninle bir ölüyü gömdükten sonra
- yenen ilk yemek gibi
- sevişmeye çalıştık gece
- ve kim kimi öperse veba gibi bir hüzün bulaştı birbirine”
- dizeleriyle tükenen aşkları sezinletir.
- ELİMDE DEĞİL GÜLÜM!
- Çağdaş şiirimizin kurucularından Nâzım’ın aşk şiirleri hepimizin ezberindedir.
- Saat 21-22 şiirleri’nde Piraye’ye
- “Sen şimdi ne yapıyorsun şu anda şimdi,
- şimdi” diye sorarken; Şeyh Galib’in ‘Hüsn ü Aşk’ında söylediği gibi,
- aşkın en yakın arkadaşının merak olduğunu görürüz.
- Ardından “Elimde değil gülüm seni kıskanıyorum” diyerek kıskançlığın da aşkta varoluşunu söyler.
- Kadınların şiirle tanışıklığı eski olsa da aşkı,
- ve erotizmi yazmaları toplumsal ve dinsel baskılar yüzünden kolay olmadı.
-
- Birhan Keskin
- “Bir hülyanın hatırasında
- kasıp kavuruyorum kendimi.
- diyor ki, hayat yalandır
- aşk da” dizelerinde aşkı yalanlarken,
- Nur Saka “Anne de olabilir insan hayatta/ âşık da” diye yazar.
- Gonca Özmen “Unutma kırmızı olur aşkbatımları…
- ve gizli aşklara sığınaktır
- deniz kabukları” dizeleriyle, gizli aşklardan söz eder.
- KADINLARA YASAKLI!
- Ataol Behramoğlu’nun kitap ya da şiir adları bile (Aşk iki kişiliktir,
- Bu aşk burada biter, Yeni aşka gazel, Sevgilimsin…)
- onun aşk temasını sık işlediğini, aşksız yaşayamadığını gösterirken;
- Ali Asker Barut aşkın dışardan da görünürlüğünü sezerek
- “Unutma ki sonsuza kadar
- gizlenmezsin bir aşkta” der.
- Ertan Mısırlı “Bir salıncaktı aşk kalbimizde sallanıp duran
- Şimdi hangi yüreğin ormanında beni budamaktasın” diye sorar.
- Dün de bugün de aşk imgesini kullanmayan şair yok gibidir.
- Yalnızca kadınlara yasaklı kalmıştır çoğunlukla.
- Yüzyıllardır kadınların suskunluğunda sakladığı yeraltı nehridir aşk.
- En çok da biz biliriz yaktığını,
- sürgüne yolladığını, günahkâr kıldığını…
- Bu yüzden ‘Tanrıyla Konuşmalar’da “Cennet kendisini aşkın cehenneminde sınar” demiştim.
- Şeyh Galib’in “Kıvılcım tanesi ektikleri
- parça parça yürek biçtikleri” dediği gibi,
- her insana kıvılcım tanesi ekilen aşkı tanelere ayırsak
- Aşkla kalın!
Edebiyat Haberleri
Editör ♥ Kervanlar
Okunma : 841: Tarihi: 2021-02-06T21:22:59