Darağacı, balıkçıl kuşu, kara,İblisin arık şövalyeleri,Dansediyor, dansediyorlar ordaSelahattin'in iskeletleri.
Yüzleri buruşuk küçük, kara kuklalarınÇekmiş sayın Belzebüt ipini, gökyüzünde,Şaklatıp alınlarında bir terlik altını,Oynatıyor, eski bir Noel ezgisinde!
Kara orglar gibi ince uzun kollarınıDoluyor birbirine çarpışınca kuklalar,Bir zamanlar aksoylu hanımların sardığıGöğüsleri iğrenç bir aşka dokunmadalar.
Hurra! Şen oyuncular, işkembesiz, dertsiz başTakla atılabilir, sehpalar öyle uzun!Hop! bilinmesin artık, bu dans mı ya da savaşGıcırdarken kemanı kudurmuş Belzebuth'un.
Sert topuklar! Ey sandal giyinmeyecek ayak!Hemen hepsi deri gömleklerini sıyırmış:Gizli saklı
içerigin devami sadece üyeler içindir!
Tikla Şiirin Devamini Oku